28 Aralık 2015 Pazartesi

JANDARMA ÖZEL HAREKAT NASIL OLUNUR?

Jandarma Özel Harekat Timleri, terörle mücadelede en ön safta görev yapmakta. Özellikle son yıllarda operasyonlardaki başarıları ile dikkat çekmekteler. Üstelik bu başarılı operasyonlarda minimum kayıp veriyorlar. Bu da Jandarma Özel Harekat Timleri'nin rolünü çok daha artırdı. Peki bu seçkin birliğe nasıl girilir?


JANDARMA ÖZEL HAREKAT TİMLERİ'NE NASIL GİRİLİR?

Jandarma Özel Harekat Timleri'nin bir elemanı olabilmek için en önemli şart: Askerliğini komando er olarak yapmış olmak. Bunun ardından başvuruda bulunan adaylar zorlu bir kursu tamamlamak zorunda. Bu kursu başarı ile bitirenler bu seçkin birliğin birer üyesi olabilecekler.

JANDARMA ÖZEL HAREKAT TİMLERİ'NİN EĞİTİMLERİ

Jandarma Özel Harekat Timleri'nin eğitimleri Foça'da gerçekleştiriliyor. Eğitim alanı, terörle mücadele bölgesinin coğrafi olarak oldukça benzeridir. Adaylar burada on haftalık bir eğitimden geçiriliyor.

Temel savaş tekniklerinin yanı sıra bölgenin coğrafi koşullarına dayanıklı olunması da eğitimler arasında.

Eğitimler son teknoloji ile gerçekleştiriliyor. Lazer simülatör gibi yeni teknolojik eğitim metotları kullanılıyor. Bu yılın sonuna kadar 1200 özel harekatçının yetiştirilmesi bekleniyor.

JANDARMA ÖZEL HAREKAT TİMLERİ'NİN OPERASYON TAZMİNATI

Jandarma Özel Harekat Timleri, maaşlarına ek olarak operasyon tazminatı da almakta. Operasyon tazminatları görev yaptıkları şehre göre 250-620 TL arasında değişmekte. Terör eylemlerinin yoğun olarak görüldüğü (Hakkari, Şırnak, Tunceli vs.) illerde görev yapan Jandarma Özel Harekat Timleri, 620 TL operasyon tazminatı almakta. 

NAMIK KEMAL'İN HAYATI KISACA ÖZET

"Vatan ve Hürriyet Şairi" olarak bilinen Namık Kemal, 1840 yılında Tekirdağ'da doğdu. Babası Mustafa Asım Bey, annesi ise Fatma Zehra Hanım'dır. Dedesi Abdüllatif Paşa, eğitimiyle yakından ilgilendi. Çok küçük yaşlarda Arapça, Farsça ve Fransızca öğrendi.
Namık Kemal

1857'de Babıali Tercüme Odası'na girdi. Bu arada edebiyat çevrelerinde ismi duyulmaya başladı. Henüz 21 yaşında Encümen-i Şuara, yani Şairler Akademisi üyesi oldu.

Onun hayatındaki en önemli değişim, Şinasi ile tanışmasıydı. Şinasi'nin vasıtasıyla Tasvir-i Efkar'da yazılar yazdı. Bu sırada Batı edebiyatını daha yakından tanımaya başladı. Şinasi'nin 1865 yılında Fransa'ya gitmesi üzerine Tasvir-i Efkar'ı tek başına çıkarmaya başladı.

Kaleme aldığı bir yazı yüzünden gazete kapandı ve kendisi de Erzurum Valiliği'ne atandı. Fakat Namık Kemal, Erzurum'a gitmeyerek Ziya Paşa ile birlikte Paris'e kaçtı.

Yaklaşık üç yıl Avrupa'da kaldıktan sonra tekrar İstanbul'a döndü. Bu üç yıl içerisinde Batı edebiyatını daha yakından gözlemleme fırsatını buldu. İstanbul'a dönünce "İbret" adlı bir gazete çıkarmaya başladı. Yazdığı "Vatan Yahut Silistre" oyunundan dolayı Kıbrıs'taki Magosa'ya sürüldü. Birçok eserini, 38 ay süren bu sürgün yıllarında kaleme aldı.

1876'da af çıkınca İstanbul'a geldi. Yeni anayasa çalışmalarında "Şura-yı Devlet" üyesi oldu. 1879'da Midilli mutasarrıflığına tayin edildi.

Hayatının önemli bir bölümü sürgünlerle geçen Namık Kemal, 2 Aralık 1888 günü hayata gözlerini yumdu.

ESERLERİ

Roman
İntiba
Cezmi

Oyun
Celaleddin Harzemşah
Vatan Yahut Silistre
Akif Bey
Zavallı Çocuk
Kara Bela

Eleştiri
Tahrib-i Harabat
Takip
Renan Müdafaanamesi

Tarihi Kitaplar
Devr-i İstila
Kanije
Silistre Muhasarası
Evrak-ı Perişan
Barika-i Zafer

Piri Reis Neden Öldürüldü?

Yavuz Bahadıroğlu, TVNET ekranlarında yayınlanan 'Tarihçe' programında, "Kanuni Sultan Süleyman Piri Reis'i neden öldürdü?" sorusunu şu şekilde cevaplandırdı: 

Bu konuda bazı rivayetler var: 'Hürrem Sultan, Piri Reis'in başarısının önüne geçmek için Kanuni'nin aklına girdi ve onu öldürttü. Dünya haritasını elinden alarak Rusya'ya gönderdi.' Bu bir şehir efsanesidir. Böyle bir şeye hiçbir Valide Sultan yeltenmez. Hiçbir Valide Sultan'a bunu konduramazsınız. 

Piri Reis1552 yılında Portekizlilere ait Hürmüz Kalesi'ni kuşattı. Maalesef Portekizliler para verdikleri için kuşatmayı yarım bıraktı. İyi insanların da hatalı tarafları vardır. Bunu kabul etmemiz lazım.

Basra'ya dönen Piri Reis, tamire muhtaç donanmanın başında durmadı ve ganimet yüklü gemilerle birlikte Mısır'a geçti. Mısır'a geçerken gemilerden biri battı. Bunlar kusur sayıldı.

Mısır Beylerbeyi Mehmet Paşa, Piri Reis'in aleyhine rapor vermişti. Kanuni Sultan Süleyman bu olayları araştırdı, iddiayı yerinde buldu. 1554 yılında da idam edildi.

PİRİ REİS KİMDİR?

1465 yılında Gelibolu'da doğan Piri Reis, Osmanlı Devleti'nin önemli denizcilerinden biri oldu. Mora Seferi'ne, Mısır Seferi'ne ve Rodos Seferi'ne katıldı. 1513'te gerçeğe en yakın ilk dünya haritasınıçizdi. 

PİRİ REİS'İN KISACA HAYATI

Piri Reis
Asıl adı Muhiddin Piri olan Piri Reis, 1465 yılında Gelibolu'da doğdu. Birtakım kaynaklar ise aslen Konyalı olduğunu söylemektedir. Osmanlı denizcilerinden Gelibolulu Kemal Reis'in yeğenidir. Amcasının onun hayatında önemli bir yeri vardır. Denize ilk amcasıyla birlikte açıldı.

1487 ile 1493 yılları arasında Akdeniz'de yapılan akınlara katıldı. 1486'da Osmanlı Devleti'nin görevlendirmesi üzerine, amcası ile birlikte İspanya'da katliama uğrayan Müslümanlar'ın yardımına gitti. 1494 yılında ise Osmanlı donanmasının resmi olarak hizmetine girdi. 1500 yılında yapılanMora Seferi'nde gösterdiği üstün başarıyla ön plana çıktı. Bu sefer sırasında Osmanlı Kaptan-ı Deryası'nın hayatını kurtarmıştı.

Amcası Kemal Reis, 1511'de ölünce bir süre Gelibolu'ya yerleşti. Burada “Kitab-ı Bahriye” adlı kitabı üzerinde çalıştı. 1513 yılında gerçeğe en yakın ilk dünya haritasını çizdi. 1516'da yapılan Mısır Seferi'ne ve 1522'de yapılan Rodos Seferi'ne katıldı. 

1525 yılında hazırladığı çalışması Kitab-ı Bahriye'yi, Kanuni Sultan Süleyman'a sundu. Portekizlilerin ele geçirdiği Aden'i 1548 yılında geri aldı. 1554 yılında idam edildi.

ALBERT EİNSTEİN'iN ATATÜRK'E MEKTUBU

Albert Einstein1933'te Türkiye'ye gelmek için iş başvurusu yaptı mı? Atatürk'e bir mektup yazmış mıydı? Tarihçi Cemil Koçak, NTV ekranlarında yayınlanan 'Bana Söz Ver' programında bu soruları cevapladı.


İşte Cemil Koçak'ın açıklamaları:

Bu da bir efsane olarak ortaya çıktı. Biliyorsunuz Hitler'in iktidara gelmesinden sonra Almanya'da Komünist ve Yahudi olmak Hitler açısından fenaydı. Alman Üniversiteleri'nden tasfiye edildiler. Zaten Almanya bu tarihten itibaren bir daha sosyal bilimlerde eski yerini tutamayacak. Bu arkadaşların gidebilecekleri yerler bellidir. İsviçre'ye gidebilir, İngiltere'ye gidebilir, Fransa'ya gidebilir, ABD'ye gidebilir. Ama bunların da pozisyonları belli. Birdenbire çok sayıda, 1000'den daha fazla, hocanın atıldığını ve iş aramakta olduğunu düşünürsek bir çoğu da Türkiye'ye müracaat ediyorlar. Çünkü Türkiye'de de o sırada bugün İstanbul Üniversitesi olarak adlandırdığımız Darülfünun'da büyük bir reform yapılıyor: Üniversite reformu. Üniversitedeki hocalardan önemli bir kesimi de tasfiye ediliyor. Yani bu aşağı yukarı aynı tarihlere denk gelmiş vaziyette. 

Almanya'dan atılanlar Türkiye'de iş arıyorlar. Önemli sayıda Alman hoca Türkiye'ye gelecek ve onlar Türkiye'deki üniversite sisteminin temellerini atacaklar. Bizim bugüne kadar birçok üniversitemizde hala geçerli olan yöntemleri, kuralları ortaya koyacaklardır.

Einstein da imzası önemli olduğu için işsiz kalan arkadaşlarına katkı olsun diye Ankara'ya hükümete bir mektup yazıyor.

Einstein kendisi için iş aramıyor, onun işi zaten hazır. ABD'ye gidecek. Dolayısıyla Einstein'in Türkiye'de iş aradığı efsane. Einstein'in meslektaşları için Türk hükümetine müracaat ettiği ise doğru. Ama Einstein'in mektubuna Türk hükümeti maalesef olumsuz cevap verecek. 


NOT: Cemil Koçak'ın 'Tarihin Buğulu Aynası' kitabında bu konunun da dahil olduğu yakın tarihimizin merak edilen sorularının detaylı bir şekilde cevabı var. 'Tarihin Buğulu Aynası', Timaş Yayınları tarafından basılmıştır.

Albert Einstein Hayatı Kısaca


Albert Einstein, 14 Mart 1879'da Almanya'da dünyaya geldi. Babası Hermann Einstein, annesi ise Pauline Einstein idi. Eğitimine Münih'deki bir Katolik ilkokulunda başladı. 1888 yılında ise Luitpold Gymnasium'a gitti. Bir süre sonra bu okulu bırakan Einstein, İtalya'daki ailesinin yanına gitti. Ailesi yarım kalan eğitimini tamamlaması için onu İsviçre'deki bir liseye gönderdi. Buradan mezun olduktan sonra Swiss Federal Polytechnic School'a kaydoldu.

1900 yılında üniversite eğitimini tamamlayan Einstein, üniversitede asistan olmak istiyordu. Fakat bu isteğini gerçekleştiremedi. Bunun üzerine bir süre özel dersler verdikten sonra İsviçre'deki bir patent ofisinde işe girdi. 1909'da Zurich Üniversitesi'nde profesör oldu. 1914 yılında Almanya'ya döndü ve Berlin Humboldt Üniversitesi'nde profesör olarak görev yaptı.

1921 yılında 'fotoelektrik etkinin ne olduğunu açıklamasından ötürüNobel Fizik Ödülü'nü kazandı. Hitler'in Yahudilere uyguladığı baskılardan dolayı Almanya'dan ayrılmak zorunda kaldı. Önce Belçika'ya oradan da İngiltere'ye gitti. Son olarak ise ölümüne kadar yaşayacağı Amerika Birleşik Devletleri'ne gitti. Burada Princeton Üniversitesi'nde görev yaptı. 1940'da Amerikan vatandaşlığına geçti. 1955'te hayatını kaybetti. 



CAHİT KÜLEBİ'NİN KISACA HAYATI VE ESERLERİ


Asıl adı 'Mahmut Cahit' olan Cahit Külebi, 10 Ocak 1917 günü Tokat'ın Zile İlçesinde dünyaya geldi. Öğrenimine Niksar'daki bir ilkokulda başladı ve Sivas'ta devam etti. İlk şiirleri Sivasta'taki okulunun 'Toplantı' isimli dergisinde yayımlandı. Yükseköğreninimini İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde tamamladı. Mezun olduktan sonra Antalya Lisesi, Ankara Gazi Lisesi ve Ankara Devlet Konservatuvarı'nda edebiyat öğretmenliği yaptı.

Milli Eğitim Müfettişliği yaptıktan sonra kültür ataşesi olarak İsviçre'ye gitti. Buradaki görevinin ardından Milli Eğitim Bakanlığı Başmüfettişliği ve Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu.

1946 yılında ilk şiir kitabı olan 'Adamın Biri' yayınlandı. Bu kitabını üç sene sonra 'Rüzgar' isimli kitabı izledi. 1954 yılında yayınlanan 'Yeşeren Otlar' kitabı ile 1955 Türk Dil Kurumu Edebiyat Ödülü'nü kazandı. 'Yangın' adlı eseri ile de 1985 yılındaki Yeditepe Şiir Armanağanı'nı kazandı.

1972 yılında emekli oldu. Daha sonra Türk Dil Kurumu'nda görev yaptı. 20 Haziran 1997'de Ankara'da hayata gözlerini yumdu.

Şiirlerinde yalın ve içten anlatım ön plana çıkan Külebi, 1940 yılından sonra başlayan şiirde yenileşmenin önemli isimlerinden biri oldu.


ESERLERİ

Atatürk Kurtuluş Savaşında
Yeşeren Otlar
Süt
Şiirler
Türk Mavisi
Sıkıntı ve Umut
Yangın
Rüzgar
Güz Türküleri
Bütün Şiirleri
Güzel Yurdum
Zerdali ağacı
Kamyonlar Kavun Taşır
İçi Sevda Dolu Yolculuk
Şiir Her Zaman
Ece'nin Günlüğü

Son Yazılar

© 2015 Ben Bilirim'den Sevgiler | GameModss Tema Tasarım: GameModss. Türkçeleştirme: Ben Bilirim
YUKARI