29 Aralık 2015 Salı

En İyi Blogger Olmak İçin 15 İpucu

Blog açacağınız yeri belirleyin: Hangi konuda yazacağınızı ve blogunuzun ismini buldunuz sıra geldi açmaya. internette, wordpress, blogger ya da blogcu gibi ücretsiz blog açabileceğiniz bir çok mecra var. Bunlar arayüzleri gereği fazla bir teknik bilgi bilmeden de size kolayca blog açma imkanı sunuyor.
Artık blogunuzu açtınız neler yazmalısınız? Yada yazdıklarınızı nasıl daha fazla insana ulaştırmalısınız? Bu soruların cevaplarını bu senenin Blog Ödülleri’nde Aile ve Kadın blogları olarak 2 farklı kategoride ödül kazanan İrem Erdilek ile sizler için listeledik.
İşte iyi bir blogger olmak için 15 ipucu;

  • İçeriğin kaliteli, ilgi çekici olması ve mümkün olduğunca anlaşılır bir dille yazılması gerekiyor.

  • Öncelikle blogunuzun ne hakkında olacağını iyi belirleyin. Tek bir konu etrafında mı yoğunlaşmak istiyorsunuz yoksa her aklınıza geleni paylaşacağınız kişisel bir blog haline mi getireceksiniz?

  • Tasarım. Çok profesyonel olmak zorunda değilsiniz. Ücretsiz servislerde yüzlerce tema seçeneği var. Hem bloga uygun hem de okuyucu zorlamayan bir tema bulmaya gayret edin. Yazı tipi, arka plan görüntüsü gözü yormamalı.

  • Kategorilendirmeyi akıllıca yapmalı. Çok genel veya çok detaya inmeden, blogun konusuna uygun yazılarınızı ayrıştıracağınız kategoriler bulun.

  • Yazıların başlığına dikkat! En az içerik kadar önemlidir. Okuyucunun dikkatini çekmeli, yazının konusu hakkında da ipucu vermeli.

  • Hakim olduğunuz dilde yazın. Blog yazmak için edebiyatçı olmanıza gerek yok ancak dil bilgisi ve yazım kurallarına uymadığınız takdirde okuyucu kaybedersiniz. Bağlaç olan de, da ve ki’yi ayrı yazmayı unutmayın.

  • Yazım tarzınız olsun. Gün geçtikçe daha iyi yazmaya başlayacağınızı siz de fark edeceksiniz. Edebi bir dille yazmaya uğraşmak yerine vermek istediğiniz fikri doğru kelimelerle ve anlaşılır bir şekilde yazıya dökmek çok daha etkili ve kolay bir yöntemdir.

    • Blog okuyucusu çabuk sıkılır. Çok uzun yazıların sonunu getirmekte zorlanabilir. Eğer birkaç ayrı yazı haline getiremiyorsanız sık sık paragraf yapmayı, yazı içinde görsel araçlardan yararlanmayı ihmal etmeyin. Grafik, çizim, fotoğraf... vs ne olursa.

    • Okuyucuların yorum yapmasını sağlamaya çalışın. Yazının sonunda okur fikrini alın, ‘Siz ne düşünüyorsunuz?’ gibi cümleler kurun.

    • Sık sık güncelleyin. Mümkünse haftada 2-3 kere, belki daha fazla. Ayda bir kere uğrayacağınız blogunuzu kimse takip etmez. Okuyucu devamlılık ister, düzen ister.

    • Çalıntı veya kopyala-yapıştır içerikten uzak durun. Eğer bir basın bülteni ise paylaşacağınız mutlaka başına tanıtıcı bir yazı olduğunu belirtin.

    • Paylaşın. ‘Ben kendim için yazıyorum, kimse okumasın’ demeyin. Herkes yazdıkları okunsun ister. Bu bir gerçek. Daha fazla okuyucuya ulaşmak için sosyal medya en önemli araç. Facebook, Twitter, Google+ gibi platformlardan yararlanın.

    • Bırakılan yorumlara mümkün olduğunca cevap verin.

    • Blogunuzu tanıtın. Bunun için sosyal medyayı kullanın, bir de sadık bir blog okuyucusu olun. Diğer blogları sık sık ziyaret edin. Hoşunuza giden yazılara yorum bırakın. Blog sahibi ve diğer okuyucularla diyaloğa girin. Bu fark edilmenizi sağlayacaktır.

    • Samimi olun.Yazdıklarınızda samimiyet çok önemli, okuyucularınız sizin samimiyetinize inandıkları sürece yazılarınızı okurlar.

    TELEVİZYONUN TARİHÇESİ

    TELEVİZYONUN TARİHÇESİ
    21. yüzyılın vazgeçilmez aletlerinden biri olan televizyonun tarihi, 75 yıl önce, İskoç mucit John Logie Baird ’in keşfiyle başladı. Baird, 21. yüzyılda insanları saatlerce karşısında oturtabilen televizyonun babasıydı. Keşif merakı çocuk yaşlarda başlayan Baird, 12 yaşında, evine bir elektik sistemi döşemiş ardından yoldayken arkadaşlarıyla konuşmasını mümkün kılacak ilk telefon santralini geliştirdi. İskoçyaya’da Kraliyet Teknik Koleji’nde elektrik dersleri alan Baird, Glascow üniversitesinde elektrik mühendisliği okudu. Birinci Dünya Savaşı sırasında eğitimine ara veren mucit, silahlı kuvvetlerde çalışmak istedi ama kabul edilmedi. Başvurusu reddedilen Baird, Clyde Valley Elektrik Enerjisi Şirketi’nde çalışmaya başladı ancak sağlık problemleri işi bır
    akmasına sebep oldu.
    -Clyde Valley ’den sonra aralarında Trinidad ’da bir reçel fabrikasında işçiliğin de bulunduğu çeşitli işlerde çalışan Baird, nihayet 1922’de memleketi Sussex ’e geri dönen ve burada tamirciliğe başladı. Nakkaş mucit Sussex’ deki mütevazı hayatı, Baird ’i 50 yıldır düşlediği televizyon icadı üzerinde yoğunlaşma fırsatı verdi. Parası olmadığı için ilk televizyonunu bir lavabo ve bir çay tenekesiyle yapan Baird, bir sonraki denemesinde projeksiyon lambasını bisküvi kutusuyla kaplayıp basit bir düzenek geliştirdi ve düzeneğe kullanılmış lenslerle devrelerden tarama diskler ekledi. Baird ’in icat ettiği bu düzenek, tahta çubuklar arasına nakış iğneleri ve balmumuyla tutturulan bir cihaz olarak TV’nin dedesi kabul edildi. Çalışmalarını bundan sonra da sürdüren mucit, 1925’de hayal ettiği gibi, “Stok ey Bill” adını verdiği ilk ilkel televizyonda görüntü transmisyonunu da gerçekleştirmeyi başardı. Logie Baird icadının parlak bulundu ama pek ciddiye alınmadı. İlk yayın BBC’den Baird ’in ilk ilkel TV’yi icat ettiği dönemde, BBC gibi yayıncılar radyoya odaklanmıştı. BBC’inin TV yayıncılığına geçişi, 1929’da sınırlı bir kitleye ulaşan ilk deneme yayını yla başladı. Günde iki yayın kuşağında hizmet vermeye başlayan BBC televizyonu, ilk kuşakta haber, ikinci kuşakta ise müzik yayını veriyordu. Baird televizyondan sonra infrared ışınlar üzerinde de çalışmalar yaptı.

    Radyo'nun İcadı, Radyonun Tarihi, Radyonun Mucidi


    Televizyon bugün en yaygın elektronik haberleşme şekli olmasına rağmen bir zamanların gözde aleti radyo hala en yaygın yayıncılık aracı olarak yerini korumakta. Radyoolmaksızın, günlük yaşamımızda yer alan birçok hizmet ve konfor mümkün olmayacaktır. Radyo, halkın emniyetinin sağlanmasında, endüstriyel üretimde işletmede, tarımcılıkta, nakliyatçılıkta eğlence dünyasında uzay seyahatlerinde deniz aşırı haberleşmelerde kısacası aklınıza gelebilecek birçok noktada kullanılmaktadır.
    İtalyan kaşif Guglielmo Marconi radyonun babası olarak kabul edilir. İngiliz bilim adamı James Maxwell 1865 yılında elektronik olarak üretilen radyo dalgalarının yayılma teorisini kurmuş ve Alman fizikçisi Heinrich Hertz, 1888 yılında Maxwell'İn teorisini pratik olarak gerçekleştirerek bu konuda öncülük etmişlerdir. Marconi ile birlikte 1898 yılında ilk radyo resmen doğmuş oldu. İlk kullanımı gemiden sahile haberleşme içindi. 1923 yılında yüksek frekans radyo dalgalarının iyonsfer'e çarparak dünyaya döndüğü ispatlanınca radyo, deniz aşırı haberleşme de dahil olmak üzere hızla yaygınlaştı.


    İlk radyo 3 S 'i iletti.

    İlk keşif şu şekilde gerçekleşti: Marconi bir gemide geliştirdiği radyo(!) ile kıyıda bulunan hizmetçisine kablosus telgraf aracılığıyla 3 tane S harfi yolladı. Mignani'nin asistanı da sinyali aldığı zaman ateş edecekti.. Marconi 3 S'i yollama komutunu verdiğinde yeryüzünde ilk defa radyo dalgaları yayıldı, 3 S uzayda dolaştı, dolaştı ve alıcıya ulaştı. Alıcıya ulaştığını gören hizmetçi Mignani tetiği çekti. Deney başarılıydı. Böylelikle ilk radyo da pratik olarak çalışmış oldu .

    Orijinal içeriğin seoya etkisi

    Merhaba 3 aylık bir ayrılıktan sonra tekrar yazmaya başlamak oldukça keyifli oldu. Ayrı kaldığımız dönem içinde web dünyasında şapka çıkartılacak bir yığın mesele birikti. Bugün sizlere blog yazarlığı ve web de dürüstlüğün seo ya etkilerini çarpıcı bir örnekle anlatmaya çalışacağım.
    orijinal içerik seo

    Malumunuz en çok trafik çeken siteler televizyon, gazete ve haber üzerine yayın yapanlardır. Bunda android telefonların payı hiç azımsanmayacak kadar fazladır. Sadece iki üç yıl öncesine kadar bambaşka bir dünyanın insanlarıydık. Vatandaş bırakın telefonla alo demeyi bir sms bile atamazdı. Operatörlerin fahiş fiyat uygulaması numara taşıma ile mecburi son bulunca, bizlerde rahat rahat konuşmaya başladık. İş konuşmakla da kalmadı. Önce ücretsiz sms ler sonra 50 - 100 mega bayt bedava İnternet derken, bugün için yapılan kampanyalar adeta İnternetsiz telefon kullanmayı mucize haline getirdi. Bu gelişmeler alışkanlıklarımızı da hızla değiştirmeye başladı. Dünya kupasın da bir çok maçı cep telefonundan canlı canlı izledik. Son dakika haberlerini ise Google News sayesinde adroid uyumlu cep telefonlarımızdan kaçırmaz hale geldik. Bugün size blog yazarlığı dürüstlük ve seo ya etkilerini de bu bağlamda kaleme alacağım.

    Google Eylül ayının ortasında tüm blog yazarları için harika uygulama yaptı. Bir çok Türk Haber sitesini Google News adlı web sitesinden çıkardı. Bilmeyenler için küçük bir hatırlatma, Google News adlı site Google resmi sitesidir ve burada yer alan siteler tek bir haberle yüz binlerce ziyaretçiyi anında kendi sitelerine çekebilirler. Bunun farkında olan bizim uyanık gazete ve haber sitelerimizde kendilerince bir yöntem geliştirme işine soyunmuşlar. Sizlerde cep telefonunuzdaki haberler uygulamasına tıkladığında olayı daha iyi kavrayabilirsiniz.

    Bir çok başlık şu şekildedir. ŞOK ŞOK ŞOK ! Fenerbahçe'de son dakika ŞOK!, ŞOK ŞOK Galatasaray'da beklenen ayrılık ŞOK yarattı. Haber merak uyandırır, tıklarsınız okumaya bir başlarsınız en az 10 satır aynı kelimeler arda arda yazılmış, kiminin altı çizilmiş, kimi koyu kimi renkli ama hep aynı kelimeler.

    İşte bu türden yayın yapan, Hürriyet, Milliyet, Sondakika, Tgrt, Cnn Türk ve Mynet gibi medya devi siteler Google aramalarından 16 Eylül'de çıkartıldı. Tek sebep attıkları başlık ile yayınladıkları içeriklerin bir biri ile örtüşmemesi. Daha açık bir ifade ile Google News de yer almak için içerik üretmek ve buradan ziyaretçi çekmek. Sadece trafiğe odaklanıp, içerik kalitesini arka plana atan bu devasa siteler şimdilik sadece iyi bir fırça yedi. Google adaletini duymayan yoktur. Devamı halinde tekme tokat sopa yiyecekleri ise su götürmez bir gerçek. Bu uygulamanın blog yazarları için harika bir şey olduğunu da nereden çıkardın diyenleri duyar gibiyim. Harika çünkü biz burada şunu gördük ki, milyon dolarlık dev medya şirketlerinde olsa Google ile blöf edemezsiniz. Onu kandıramazsın. Yani her zaman dediğimiz gibi orijinal içerik bu işin olmazsa olmazı arkadaşlar.

    Bloglara Reklam Veren Siteler

    Bu makalemde bloglara reklam veren sitelerden söz edeceğim.
    Bildiğiniz gibi bir çok site bloglara reklam vermektedir. Fakat hangisi ne kadar güvenli olduğu biraz tartışılsa da bunlar hakkında pek fazla bilgim yok değerli okurlar.
    Bu gün sizlere önerebileceğim güvenilir site olarak Google Adsense ilk sırada geliyor. Eğerreklam almak istiyorsanız Google Adsense'yi şiddetle öneriyorum.


    Diğer reklam veren siteler ise;
    Gittigidiyor'dan reklam alabilirsiniz. Bu site tık başına 15 kuruş bir ücret ödüyor. Siteye girip gittigidiyor iş ortaklığı programına dahil olabilirsiniz. Kaydınızı gittigidiyor iş ortaklığı programına yaparak reklam almanız mümkün.


    Adtriplex reklam yayıncılık sitesi ise yine blogunuza reklam alarak tık başına belirli ücret kazanabilirsiniz.Siteye gitmek için Adtriplex yayıncı ol



    Adhood reklam platformu diğer bir ads alternatifi olarak kullanılabilir. Siteye gitmek ve reklam almak için Adhood reklam platformunu kullanabilirsiniz.


    Makaleme son verirken bu reklam veren sitelerin reklam ücreti hakkında pek fazla bilgimin olmadığını söylemek isterim. Dilerseniz siz siteleri detaylı inceleyerek kendiniz karar veriniz.

    28 Aralık 2015 Pazartesi

    Bilgisayarın Tarihçesi, Bilgisayarın İcadı

    İnsanoğlunun ilk hesap makinesi abaküsdür ve abaküse benzeyen ilk araçlar bundan 3,000 sene önce kullanılmıştır. Otomatik hareketlerden yararlanan ilk toplama makinesini Blaise Pascal geliştirmiştir. Pascal bu makineyi tasarlarken, bir tarafa doğru döndürülen dişli çarkların hareketinden faydalanmıştır. Daha sonra Leibniz aynı prensiple çarpma işlemi de yapabilen bir makine daha geliştirmiştir.

        Hesaplamada elektronik sistemin öncüsü İngiliz bilim adamı Charles Babbage'dir. Babbage'nin Analitik Motor adını verdiği cihaz, belli bir programlama içinde hesapları otomatik olarak yapabilmekteydi.

       Gerçek anlamda bilgisayarlar, 1941 yılında Berlin'de Kondrad Zuse tarafından geliştirilmiştir. Onun yaptığı bilgisayar, elektron lambalarından oluşuyordu ve aynı yıllarda Busines Machines Corporation adlı firmanın yaptığı otomatik bilgisayardan çok daha hızlı çalışıyordu.

       1946'da, Amerikalı J. Presper Erchert ve Jn W. Mauchly, yüksek işlem hızına sahip tam elektronik ilk sayısal bilgisayarı geliştirdiler. 17,500 civarında elektron tüpü, 1,500 röle, 70,000 direnç ve 10,000 kondansatörden oluşmuş 30 ton ağırlığındaki bu dev makine, on haneli 5,000 sayıyı bir saniye içinde toplayabiliyordu.

        Sonraki yıllarda inanılmaz bir süratle geliştirilen bilgisayarlar, bilgiyi çabuk ve doğru bir şekilde işleme ve saklama özellikleri nedeniyle, kısa sürede günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline geldiler. Bilgi üretimi ve dolaşımı hızlandı. Bu gelişmeler sayesinde, bir toplumun bütün bireylerinin bilgiye kolayca ulaşmaları ve onu tüketmeleri mümkün oldu.

       Bilgi toplumunun oluşumunu hızlandıran bu gelişmelerin yanı sıra, basımevlerinden uzay gemilerine kadar hemen bütün makine ve araçların kontrolünü de bilgisayarlar üstlenmeye başladı. Böylece insanlar uzun süre alan ve oldukça karmaşık olan yorucu ve bıktırıcı işlerden kurtuldular.
     
    İlk bilgisayarın adı ENIAC;
    *Elektrikle çalışan ve elektronik veri işleme kapasitesine sahip ilk bilgisayar.
    *30 ana bölümden meydana geliyor.
    *Ağırlığı: 30 ton
    *Büyüklüğü: 167 m²
    *Maliyeti: 500.000 dolar

    İlk deneme 1945, tam manada icadı ise 1947 yılını buldu.II.Dünya savaşının bu dönemde sona ermesinden dolayı böyle bir araca ihtiyaç kalmadı ve basına tanıtıldı (1947).

    Daha sonraları ENIAC 8 yıl boyunca (1947-1955) hava tahmini gibi birçok bilimsel alanda kullanıldı.Kendisinden sonra geliştirilen bilgisayarların (EDVAC ve ORDVAC) daha tasarruflu olmasından dolayı 2 Ekim 1955‘te ENIAC’ın fişi çekildi.Şuan ise ENIAC‘ın parçaları Washington’da ki Amerikan Ulusal Müzesi’nde sergilenmekteymiş.

    ÖMER SEYFETTİN'İN KISACA HAYATI


    Türk edebiyatının önemli hikayecilerinden Ömer Seyfettin, 1884 yılında Gönen'de doğdu. Babası Ömer Şevki Bey, annesi ise Fatma Hanım'dı. Eğitimine mahalle mektebinde başladı. ArdındanMekteb-i Osmani'ye kaydolan Ömer Seyfettin, eğitimine Askeri Baytar Rüştiyesi'nde devam etti. 1896'da mezun olduktan sonra Edirne Asker idadisi'ne girdi ve 1900'de mezun oldu. 1903 yılında ise Mekteb-i Harbiye-i Şahane'den Piyade Asteğmen olarak mezun oldu.

    1911 yılında Ali Canip Yöntem ve Ziya Gökalp ile birlikte "Genç Kalemler" dergisini çıkardı. Dergide yayınlanan "Yeni Lisan" isimli ilk yazısı, Milli Edebiyat'ın başlangıç noktasını oluşturur.

    Bir süre orduda görev yapan Ömer Seyfettin, daha sonra kendini büsbütün yazı hayatına verebilmek için tazminat verip ordudan ayrıldı. [1] Fakat Balkan Savaşı'nın başlaması üzerine tekrar askere çağrıldı. Yanya Kalesi'nde esir düştü. Bir yıllık tutsaklığın ardından İstanbul'da döndü.

    "Türk Sözü" adlı derginin başyazarlığını yapan Ömer Seyfettin, 1914'te de Kabataş Lisesi'nde edebiyat öğretmenliği yapmaya başladı. 6 Mart 1920'de vefat etti.

    Ömer Seyfettin'in edebiyata en büyük hizmetleri; edebiyatı şairanelikten kurtarmak, okura arı Türkçe'nin tadını hatırlatmak, İstanbul'dan dışarı çıkamayan gözlemciliği yurt düzeyine, Balkan yörelerine doğru genişletmektir. [1]

    Son Yazılar

    © 2015 Ben Bilirim'den Sevgiler | GameModss Tema Tasarım: GameModss. Türkçeleştirme: Ben Bilirim
    YUKARI